Hristiyanlık nedir?

Hristiyanlık nedir?

Hristiyanlık nedir?

Teslis, inkarnasyon, kefaret doktrinleri ile İsa-Mesih’e iman merkezli kurtuluş öğretisiyle ön plana çıkan ve günümüzde iki milyarı aşkın mensup kitlesiyle dünyanın en yaygın dinsel geleneğidir.

Hristiyanlık, miladi 1. yüzyılda Roma imparatorluğu’nun işgali altındaki Filistin bölgesinde küçük bir Yahudi mezhebi olarak ortaya çıkmıştır. 30’lu yılların ortalarından itibaren şekillendiricisi olan Pavlus’un misyon yolculuklarıyla hızlı bir yayılma sürecine girmiş ve 4. yüzyılda Roma’nın resmi dini olmuştur. Bir reform hareketi olarak Yahudilik bünyesinde ortaya çıkan Hristiyanlık, 1. yüzyıldan itibaren aşamalı olarak, içinden çıktığı dolayısıyla da kimliğini borçlu olduğu Yahudi geleneğinden ayrışmaya başlayarak Roma İmparatorluğu bünyesinde kendine özgü bir şekil almıştır. İsa-Mesih döneminde “Hristiyan” terimi kullanımda olmadığından ilk Hristiyanlar sadece “İsa-Mesih’in takipçileri, öğrencileri veya müritleri” olarak adlandırılıyordu. “Hristiyan” ismi ilk defa Antakya bölgesinde muhalifleri tarafından “Mesih’in bağlıları veya izleyicileri/takipçileri” anlamında kullanılmıştır (Elçilerin İşleri, 17:26). Hristiyan ismi İsa-Mesih bağlılarının kendilerini ifade etmek için seçtikleri bir isim değil, muhaliflerinin “Mesih’in bağlıları” anlamında onları nitelendirmek hatta kategorize etmek için kullandıkları bir kavramdır.

Hristiyan kelimesi, “ovmak, sürmek, el sürmek” anlamlarına gelen Yunanca “Christos”-“Christianos” (χριστιανος) ve Latince “Christus”-“Christianus” kelimesinden türemiştir. Hristiyan isminin, Yahudi kökenlilerden oluşan İsa’nın ilk çekirdek cemaati için değil de Antakya bölgesinde Yahudi kökenli olmayan İsa bağlıları için kullanılmış olması, İsa’nın bir Yahudi peygamberi olduğunu ve Yahudiliğin dışında bir din kurmak gibi bir misyonunun ve amacının olmadığını göstermektedir. İslami literatürde Hristiyanlık için Nasraniye ve Mesihiye ifadeleri kullanılır. Kur’an-ı Kerim, Hristiyan dinine değil, birtakım inanç ve uygulamalarına atıfla Hristiyanlara göndermede bulunur.

Hristiyanlık, MÖ 4 yılında dünyaya gelen, 28 yılında elçilik görevine başlayan ve 30 yılında da çarmıha gerilerek idam edildiğine inanılan İsa-Mesih’in şahsı etrafında gelişip şekillenen Mesih-merkezli bir dindir. Hristiyanlığın yapı taşı olan İsa-Mesih’in Yahudi olması ve Yahudilere gönderilmiş bir elçi olması nedeniyle hareketi de ilkin Filistin bölgesinde Yahudi kökenli insanlar arasında yaygınlık kazanmıştı. Ancak ölümünden sonra, başta Hristiyanlığın şekillendiricisi olan Pavlus olmak üzere diğer önde gelen ilk cemaat yetkililerinin yaptığı çalışmalar sonucunda Hristiyanlık adını almış ve çok kısa sürede Filistin bölgesinden Mısır, Suriye, Anadolu ve Yunanistan’a kadar yayılmıştır. Hristiyanların Tanrı’nın mutlak vahyi yani kendini insanlığa açması olarak kabul ettikleri İsa-Mesih’in yaşamı, ölümü ve ölümden dirilmesi Hristiyanlığın temelini oluşturmaktadır.

Hristiyanlık nedir?

Teolojik olarak; “asli günah” (original sin), “asli günahtan kurtulup özgürlüğe ulaşmak için fidye ödeme” (redemption), “aklanma” (justification) ve “uzlaşma” (reconciliation) kavramları üzerine oturan günümüz Hristiyanlığının en önemli doktrinleri üçlü Tanrı inancını ifade eden Teslis, Tanrı’nın veya diğer bir ifadeyle Oğlu’nun İsa-Mesih’te bedenleşmesi olan İnkarnasyon ve bedenleşen İlahi Oğul’un ilk insan Adem’in işlediği asli günaha kefaret olarak çarmıhta fidye olarak kanını akıtmasını ifade eden Kefarettir.

Konstantin’in 313 Milan Fermanı ile Roma İmparatorluğu’nda serbest bir din olma hakkını kazanan Hristiyanlık, 395 yılında İmparator Theodosius tarafından Roma’nın yegane dini olarak ilan edilmiştir. Bu tarihten itibaren imparatorluğun siyasi ve askeri gücünü arkasına alan Hristiyanlık hızlı bir yayılma sürecine girmiştir. Bu süreçte Kilise, Hristiyan olmayanları Hristiyanlaştırarak egemenlik alanını genişletmek için paganlara yönelik her türlü baskı ve zulmü yapmaktan geri durmamıştır. Konstantin öncesi dönemde paganlardan hoşgörü ve merhamet bekleyen Hristiyanlar, Hristiyanlığın Roma’nın resmi dini olmasından sonra merhamet dilenilen konuma geçmişlerdir.

Hristiyanlık 5-8. yüzyıllar arasında Fransa, İngiltere, İrlanda ve İskoçya’ya nüfuz etmiştir. İmparator Şarlman’ın gayretleriyle 10. yüzyılın sonlarında Almanya da Hristiyanlaştırılmıştır. 10 ve 11. yüzyıllar arasında Hristiyanlık, Norveç, İsveç ve Danimarka’da yayılmıştır. 10. yüzyılın ortalarından sonra Almanların Polonya ve diğer Baltık ülkelerini hakimiyetaltına almasıyla Hristiyanlık bu bölgelerde de yayılma alanı bulmuştur. Alman fetihleri sayesinde 13. yüzyıldan itibaren Estonya ve Litvanya, 13. yüzyılda da İsveçliler sayesinde Finlandiya Hristiyanlaştırılmıştır. Batı Avrupa ülkelerinde yayılan Hristiyanlığın merkezi, Roma Piskoposluğu olan Latin Hristiyanlığı idi.

 

Bunun karşısında merkezi İstanbul Patrikliği olan Doğu Hristiyanlığı da Doğu ve Orta Avrupa’da yayılma alanı bulmuştur. 10. yüzyılda İstanbul patriği tarafından Cyril ve Methodius adlı iki kardeş Hristiyanlığı Slavlar arasında yaymak üzere Selanik’ten Bulgaristan ve Sırbistan’a gönderilmişti. 10. yüzyılda Bizans Hristiyanlığı Kiev’e ve Rusya’nın diğer bölgelerine kadar nüfuz eder duruma geldi. Hristiyanlık, 16. yüzyılda İspanyollar tarafından Amerika kıtasına ve daha sonraki yüzyıllarda da Britanya İmparatorluğu vasıtasıyla Asya ve Afrika’ya taşınmıştır. Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde Hristiyan varlığına rastlamak mümkündür. Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu resmi olarak Hristiyan’dır. Kuzey ve Güney Amerika, Rusya, Avustralya, Orta ve Güney Afrika’da ise Hristiyanlık çoğunluğun dinidir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan Çin’e, Güney Doğu Asya ve Japonya’ya kadar olan bölgede ise Hristiyanlık azınlık durumundadır.

Hristiyanlık, 11. yüzyıldaki “Büyük Bölünme” ile önce Doğu Kiliseleri (Ortodoks) ve Roma Katolik Kilisesi şeklinde ikiye, 16. yüzyıldaki reform hareketi sonucunda Protestanlığın ortaya çıkmasıyla da üçe bölünmüştür. Günümüzde Hristiyanlık, mevcut olduğu farklı kültürlerde farklı şekillerde ifadesini bulmaktadır. Genel olarak Hristiyan dünyaya baktığımızda üç temel Hristiyan grubunun hakim olduğunu görürüz. Bunlardan en büyüğü yaklaşık bir milyarı aşkın mensup kitlesiyle Roma Katolik Kilisesi’dir. Merkezi Vatikan’da bulunan bu kilise, Papalık kurumunun idaresinde oldukça merkezi bir yönetime sahiptir. Papalığın otoritesinden ve geleneğin bağlayıcılığından dolayı Katolik Kilisesi bünyesinde yeni kiliselerin ortaya çıkması söz konusu olmadığından alt kiliseler bulunmamaktadır. 16. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan reform hareketleri sonucunda teşekkül eden ve tüm reform kiliselerini niteleyen Protestanlık, dünya genelinde sahip olduğu yedi yüz milyonu aşkın mensubuyla Katoliklerden sonra ikinci sırada gelmektedir. Reform hareketinin ortaya çıkardığı Protestanlık, yayıldığı bölgelerin kültürel ve tarihsel nitelikleri doğrultusunda farklı içerikler kazanan alt mezheplere/gruplara bölünmüş, oldukça çeşitlilik arz eden bir yapıya sahiptir. Katolikler gibi merkezi bir kilise yapılanmasına sahip olmayan Protestan kiliseler, hiyerarşik bir otoriteyi de kabul etmezler. Protestanların en belirgin özellikleri belirli bir kiliseye kurumsal üyelikten ziyade, İsa Mesih’e yönelik kişisel imana vurgu yapmalarıdır. Protestan kiliseler dünya genelinde yoğun misyonerlik faaliyetleri sürdürmektedir. Bu faaliyetler neticesinde Afrika ve Latin Amerika’da Protestanların sayısı günden güne artmaktadır.

Protestan Kiliseler, Katolik olmayan diğer kiliselerin de katılımıyla 1948’de İsviçre’nin Cenevre kentinde Dünya Kiliseler Konseyi’ni kurmuşlardır. Protestanlardan sonra üçüncü büyük Hristiyan grubu ise tarihsel olarak Doğu-Roma (Bizans) İmparatorluğu içinde ortaya çıkan ve adına Doğu Ortodoks Hristiyanları denen gruptur.Hristiyanlığın ilk yüzyıllarında mevcut Yunan teolojisine bağlılık gösteren bu grubun mensup sayısı da günümüzde yaklaşık iki yüz elli milyon civarındadır.Bu mezhebe bağlı olan mahalli kiliseler, kendi kilise liderlerinin idaresi altında milli bir kilise yapılanmasına sahiptir. Doğu Ortodokslar, Roma Katolik Kilisesi liderine yani Papa’ya saygı duymakla birlikte otoritesini kabul etmezler. Oldukça geleneksel olan ayırt edici bir ibadet şekline sahip olan Ortodoks Hristiyanlar manastır yaşamına oldukça ilgi göstermektedir. Bu üç büyük akımın dışında ayrıca kendilerini Katoliklerle Protestanların arasında konumlandıran Anglikanlar ile Ortodoks olmayan Doğu Kiliseleri, bağımsız kiliseler ve mahalli kiliseler gibi pek çok Hristiyan topluluğu da vardır. Hristiyan dünyası günümüzde devamlı değişen, oldukça parçalı ve çeşitlilik arz eden bir yapıya sahiptir çünkü Katolik gelenek dışında sürekli olarak yeni kiliseler ve Hristiyan cemaatleri ortaya çıkmaya devam etmektedir.

 


Web Tasarım